Dile gelen ele gelir atasözü anlamı nedir ?

Sanavber

Global Mod
Global Mod
**Dile Gelen Ele Gelir: Atasözünün Derinliklerine İniyoruz**

Hepimiz hayatımızda bazen dilimizden dökülen bir cümleye ya da duyduğumuz bir kelimeye çok anlam yükleriz. Bir atasözü ya da deyim, çoğunlukla bize toplumun kolektif bilgeliğinden bir parça sunar. Ancak bazıları vardır ki, kulağımıza o kadar çok çalınır, o kadar sürekli duyulur ki, zamanla sadece bir alışkanlık haline gelir. "Dile gelen ele gelir" atasözü de bunlardan biri. Ne demek bu? Gerçekten de, bir şey dile getirildiğinde, o şeyin gerçekleşme olasılığı artar mı? Hadi gelin, bu atasözünün ardında yatan anlamı hem toplumsal hem de bireysel düzeyde eleştirel bir bakış açısıyla inceleyelim.

**Dile Gelen Ele Gelir: Duygusal ve Mantıksal Yansıması**

Atasözü basit gibi görünebilir: Ağızdan çıkan sözün, fiziksel dünyada bir karşılığı olacaktır. Ancak bunun altında daha derin bir anlam yatıyor olabilir. "Dile gelen ele gelir" dediğimizde, aslında kişinin dile getirdiği bir arzunun, bir hedefin, ya da bir dileğin gerçeğe dönüşme ihtimalinden söz ediliyor. Bu durum, sadece sözlerin gücünden değil, aynı zamanda düşüncelerin şekillendiği bir sürecin başlangıcından da bahseder. Sözler, insanların düşüncelerini somutlaştırır ve böylece eyleme dönüşecek bir ilk adımı atar.

Ama burada bir soru sormak gerekiyor: Her dile getirdiğimiz şey gerçekleşir mi? Birçok kişi, "hayalini kurduğun şey mutlaka gerçekleşir" diye öğütler verir, ama bu ne kadar doğru? Gerçekten sadece konuşarak, sadece dilimize dökerek mi bir şeyi hayata geçirebiliriz? Yoksa harekete geçmek, hedefe odaklanmak ve stratejik bir plan oluşturmak da gereklidir? Bu soruyu tartışmak önemli.

**Erkeklerin Stratejik ve Çözüm Odaklı Yaklaşımı**

Erkeklerin çoğu, özellikle problem çözme odaklı düşünme biçimlerinden dolayı "dile gelen ele gelir" atasözünü daha çok gerçekçi bir şekilde ele alabilir. Erkekler, çoğunlukla hedeflere odaklanmış, çözüm arayan bireyler olarak bilinir. Bir erkek, bir hedefi dile getirdiğinde, arkasında bir strateji, bir plan ve adım adım takip edilmesi gereken bir süreç bulunur. Bu durumda, atasözüne yaklaşım daha pragmatik olur. Hedefi dile getiren kişi, bunu gerçeğe dönüştürmek için gereken tüm araçları seferber etmeye odaklanır.

Örneğin, bir erkek iş yaşamında bir terfi hedefi koyduğunda, bunu çevresine duyurur ve ardından gerekli eğitimleri alır, ilişkiler kurar, planlar yapar. Bu noktada, dile getirilmiş olan hedef sadece bir başlangıçtır; esas önemli olan eyleme geçmektir. Erkekler bu noktada "dile gelen ele gelir" atasözünü sadece bir motivasyon aracı olarak kullanır, ancak gerçekleşmesini sağlayan unsurlar, çok daha fazlasını içerir: Azim, çaba ve strateji.

**Kadınların Empatik ve İlişkisel Yaklaşımları**

Kadınlar ise genellikle empatik ve ilişkisel bir bakış açısına sahiptirler. Bu bakış açısının, "dile gelen ele gelir" atasözünü nasıl etkilediğini de gözlemleyebiliriz. Kadınlar daha çok duygusal bağ kurmayı, ilişki inşa etmeyi, etraflarındaki dünyayı anlamaya ve ona empatik bir şekilde yaklaşmaya meyillidir. Bu bağlamda, "dile gelen" şey sadece bir hedef ya da sonuç değil, aynı zamanda o hedefe giden süreçte kurulan duygusal bağlardır.

Bir kadının dile getirdiği bir düşünce, çevresindeki insanlarla empatik bir bağ kurma amacını taşıyabilir. Örneğin, bir kadın kariyerinde bir hedefe ulaşmayı arzularken, sadece dile getirdiği hedefin somut bir karşılığını değil, aynı zamanda çevresiyle sağladığı ilişkileri de önemser. Çevresindeki insanların destekleyici rolünü anlamak, bu süreçte birlikte yol almak kadının hedefe ulaşma biçimini şekillendirir.

Kadınlar, "dile gelen ele gelir" atasözünü sadece bireysel başarıya ulaşmanın değil, toplumsal ilişkilerde de bir anlam bulur. Buradaki "ele gelmek", karşılıklı anlayış, yardım ve destek ile şekillenen bir başarıyı ifade eder. Bu, daha çok kolektif bir ilerlemeyi, bir toplulukla birlikte yükselmeyi simgeler.

**Toplumsal Normlar ve Atasözünün Evrimi**

Toplumda kadınların ve erkeklerin, sosyal rollerinin genellikle birbirinden farklı olması, bu atasözünün algısını da şekillendiriyor. Erkeklerin başarıya odaklanmış, çözüm üretici yaklaşımları ile kadınların empatik, duygu odaklı yaklaşımları arasındaki farklar, aslında toplumsal normların bir yansımasıdır. Atasözüne bakış açımızı değiştiren bu faktörler, bazen kişisel beklentilerle örtüşmeyebilir. Çünkü "dile gelen ele gelir" derken, ne kadar çok çaba ve stratejiyle desteklenmiş olursa, başarıya ulaşma olasılığı o kadar yüksek olur.

Atasözünün zamanla, bireysel veya toplumsal başarının sadece dile getirilen sözlere değil, aynı zamanda eyleme ve stratejiye de dayanması gerektiği yönünde evrildiğini söyleyebiliriz. Aslında, dilin, eylemi tetiklediği doğru olsa da, bu eylemin ne kadar güçlü olacağı, kişinin stratejik yaklaşımına, duygusal zekasına ve çevresiyle kurduğu ilişkilere bağlıdır.

**Sonuç ve Tartışma**

"Dile gelen ele gelir" atasözü, hepimize ilham verebilir. Ancak, biraz daha derinlemesine bakıldığında, bunun yalnızca bir başlangıç noktası olduğunu görürüz. Hedefler dile getirilmelidir, ancak eyleme geçmeden ve bu süreçte anlamlı bir strateji oluşturmadan bu hedeflerin gerçekleşmesi pek olası değildir. Erkeklerin çözüm odaklı, kadınların ise ilişkisel yaklaşımlarının bu atasözüne nasıl yansıdığı konusunda ne düşünüyorsunuz? Sizce bu atasözü, sadece dile getirmeyi değil, aynı zamanda ne kadar somut bir planla harekete geçtiğimizi de göz önünde bulundurmalı mı? Tartışmak gerek.